Dimov’un sakalı ise tüccarların sakalına benziyordu. Tabii, Dimov eğer bir ressam ya da yazar olsaydı, o zaman herkes sakalının tıpkı Zola’ya benzediğini söylerdi.
“Çekirge”den
Mezarlıktan iyi bir ruh hâliyle döndük. Ama aradan bir hafta geçmeden, genelgelerle yasak edilmeyen, ne var ki tamamıyla izin de verilmeyen yaşam, o sert, o yorucu, o anlamsız hayat, yine eskisi gibi akıp gitmeye başladı.
“Kılıflı Adam”dan
‘Daha başka duygular...’ diye düşünüyordu... ‘Bunlarda hiç duygu olmadığı çok doğru... İşte şimdi amirlerimin evine ziyarete gideceğim, imza defterine imza atacağım... Bütün bunları yaparken insan hiçbir şey duymuyor ki! Öyle işte, boşu boşuna... Yani bir çeşit tebrik makinesi...’
“Ünlem İşareti”nden
Klasik Rus edebiyatında eleştirel gerçekçiliğin en gerçek, en olgun temsilcisi sayılan Çehov, hikâyeleriyle Rus edebiyatını olduğu kadar dünya edebiyatını da zenginleştirmiştir. “Yazı yazma sanatı, aslında kötü yazılanları çizme sanatıdır,” sözleriyle yazı anlayışını ifade eden; yalın dili ve ilk bakışta sıradan görünen çarpıcı karakterleri ile Çehov, derinliğin resmini yüzeyde yapmayı başarmış ender yazarlardan biridir.
Kent Hikâyeleri, Çehov’un sadece mekân değil, bürokrasinin, yoksulluğun, çözümsüzlüğün, yalnızlığın merkezi olarak
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Çeviren | Hasan Ali Ediz |
Sayfa Sayısı | 414 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Temmuz 2016 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |
Ağırlık | 346 gr. |
Kapak Tasarım | Savaş Çekiç |
Orjinal Dil | Rusça |