İnsanın olduğu her yerde, insanın olduğu her zamanda oyunlar oynandı. İnsana ait hangi eylemin oyun içinde karşılaşılamaz bir olgu olduğunu söyleyebiliriz. Kendi kendimize oynadık. Takımlar halinde oynadık. Rakip olduk. Ekip olduk. Nesneler ürettik, adına oyuncak dedik. Bir küçük masum kürenin ardında yıllarca ve milyonlarca koşturduk. Padişah kızları da bebeklerine elbise dikti, sokak kızları da… Oynarken kurduğumuz mekanlar gerçeğin en fazla ortaya döküldüğü sahneler oldu. Yaşadığımız mekanları oyun mekanlarına, oyun mekanlarını yaşam mekanlarına dönüştürdük.
Oyun oynamayı küçümsemeyi de ihmal etmedik. Azizlere çocukken oyun oynamış olmayı yakıştıramadık. Vakit kaybı olarak gördüğümüz oyunun ne kadar önemli bir insan eylemi olduğunu, insanı nasıl biçimlendirdiğini ve kültürel yapıların oluşumunu ne denli güçlü etkilediğini fark ettik sonunda. Yerleşik düzenlerin ciddiyet maskelerini çıkaran ve genellikle eleştirel olan oyun dünyasının nasıl güçlü seçenekler yarattığını da fark ettik.
Bu kitap insan yaşamı üzerinde bu denli etkili olan oyun süreçlerini farklı çerçevelerde ele alan on bir yazarın metinlerinden oluşuyor. Kültürün temel öğelerinden biri olarak görülen oyun kavramı aracılığı ile insana dair farklı bakış açılarını yakalamaya çalışıyor.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 268 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Mayıs 2014 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,50 / 19,50 cm. |
Kapak Tasarım | Gökçen Yanlı |