Fârâbî kelam ile ilgilenen hatta onun yöntemsel ve epistemolojik temellerini sorgulayan ilk filozoftur. Bu kitabın temel problem alanlarını şöyle izah edebiliriz: Fârâbî’nin felsefe-mille arasında kurduğu öncelik ve sonralık ilişkisini psiko-evrimsel bir süreç ile açıklayabilir miyiz? Fârâbî’nin kelam ve fıkıh ilmini, ayırması nasıl anlaşılmalıdır? Bu ayrımın arka planında İslâm düşüncesinin özellikle de kelam ve fıkıh ilminin etkisi var mıdır? Çelişmezlik ve üçüncü halin imkânsızlığı gibi ilkelerin kelam ilminde yeri var mıdır? Ahlâkî eylemlerde aklen vacip ve zarûrî nitelemesi, kelâmî epistemoloji ışığında ne anlama gelmektedir? Fârâbî’nin sistemindeki meşhûr ve makbûl kategorileri kelâmî epistemoloji açısından ne ifade etmektedir? Bu bağlamda kitap ilk dönemlere ait kelam eleştirisinin ilim anlamında kelam eleştirisi olmadığı, kelamın nazarî bir disiplin olarak tesisine paralel şekilde nazarî kelam eleştirisinin felsefe eleştirisi şeklinde ilerlediği ve “Kelamın metafizik bir disiplin olma imkânı nedir?” sorusunu Fârâbî ile mukayese ederek çelişmezlik, üçüncü halin imkânsızlığı ilkeleri ve haber teorisi hakkındaki tespitlerle kelamın metafizik bir disiplin olma imkânını artıran ve zayıflatan unsurların bulunabileceği varsayımlarını temellendirmeye çalışmaktadır. Okurlar bu kitapta kelamcıları Aristo’nun öğrencisine benzeten Miller’ın ve Kâdî Abdulcebbâr’ı Aristoteles geleneği çizgisinde değerlendiren Hourani’nin çıkarımlarını destekleyen problemlerin tartışıldığını, Wisnovsky’de açık ifadesini bulan felsefe ve teoloji arasındaki geleneksel ayrımı yeniden gözden geçirme yolunda bir çaba gözlemleyecektir.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 442 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Eylül 2021 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |