“Kendimizi avutalım, yarın öbür gün başımız önümüze düşmesin diye
esmer diyorlardı bize. Külliyen yalandı. Ben karaydım. Gobi, benden
karaydı. Ferdi karaydı. Domestos karaydı. Zülküf karaydı. Ramazan
karaydı. Dilan karaydı. Zülfiye karaydı. Azat vardı bir de. Bize pek
benzemiyordu. Çünkü Azat kapkaraydı. Ama en fenası Şener’di.
Çünkü o beyazdı. Kimimizin gözleri siyah, kimimizin kahverengiydi.
Ama Şener’inkiler yeşildi. Hacca gitmiş komşularımızın dış kapılarına
sürdükleri boya gibi yeşil. Hatta türbe yeşiliydi gözleri. Benim
beş kardeşim vardı. Gobi’nin dört. Ramazan’ın on iki. Zülfiye’nin
dokuz kardeşi vardı. Dilan’ın altı. Azat’ın, bir kısmı üvey annesinden
olmak üzere toplam on altı. Ama Allah’ın belası Şener tek çocuktu.
Babası maliyede memurdu. Neden bir kardeşi olmadığını bir türlü
anlayamıyorduk. Annesi sağdı. Babası sağlıklıydı. Neden dokuz
kardeşi daha olmuyordu mesela.”
Kemal Varol okurlarının Jar’dan ve Haw’dan bildiği, Ucunda Ölüm
Var’da da bir ara uğradıkları
hayalî Arkanya’nın sokaklarında geziyoruz
bu hikâyelerde. Çocukça heveslerin her yaştan yoksunluklara, naif bir
kalenderliğin bileyli bir mücadele azmine, hüzün ve acıların inatçı bir
yaşam sevincine dolanması gibi hikâyeler de birbirine dolanıyor. Mizah
ölümle, aşk oyunla…
“Kemal Varol, büyük olayların küçük hayatlarda bıraktığı izleri
ayrıntılarda yakalayabiliyor.”
Ömer Türkeş / Radikal Kitap
“Acılar coğrafyasının modern masalcısı.”
Eray Ak / K24
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 184 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Nisan 2017 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,00 / 19,50 cm. |