"Sen benim rakibim olamayacaksın, yeteneğin olmadığından değil, renkleri önemsemediğinden."

On üç yaşında çırak olabilmek için kapısına gelen Michelangelo'nun çizim yeteneğini keşfettiğinde böyle demişti usta Ghirlandaio. Michelangelo, sanatına Toskana'da toprağın sunduğu bereketli pietra serenayı işleyerek başlamış, kısa sürede Medici ailesinin koruması altındaki Heykel Bahçesi'ne girmeye hak kazanmıştır. Kendisini kanıtladığı ve her kesimden insanın saygısını kazandığı eseri Davud'dan sonra Papa II. Julius için üstlendiği ve "renklerle" taçlandırdığı Sistine Şapeli'nin tavan süsleriyle Ghirlandaio'nun, hakkındaki kehanetini de boşa çıkarmış olur. Bizi Michelangelo'nun şaşırtıcı tezatlar içeren, soluk kesen bu yolculuğuna çıkaran Irving Stone, Floransa'yı, pietra serenayı, Rönesans dönemi sanatçılarını ve sanatını aktarırken sanatçının ayak izlerini takip ettiği İtalya'da yıllar boyu süren araştırmalarından faydalanıyor. Irving Stone, okuru sadece Michelangelo'yla buluşturmakla kalmıyor, Ghirlandaio, Ghiberti, Leonardo da Vinci, Raphael isimlerini de bu öykünün diğer kahramanları olarak sahneye çıkarıyor. Kitabın sayfaları arasında gezinirken, bu önemli zaman aralığında gerçekleşenleri detaylarıyla anlatan, sanatın yol açtığı acılara kulak kesilen yazarın çabasını siz de takdir edeceksiniz.